Migren ve Beslenme
Aslında bir semptom olan baş ağrısı, migren ve gerilim tipi ağrı olarak primer baş ağrıları arasında en sık karşılaşılan ağrı tipidir. Ve migren tek bir semptom ya da birkaç semptomdan oluşan ve tek bir yerde olan bir sorun değildir ve her zaman aynı şekilde oluşmaz. Aralıklı ve ilerleyici de olabilir. Ağrı kronikleşmeye başladıkça migren sınıflamaları dikkate alınarak inceleme yapılır.
Migrenin tipik özellikleri 4-72 saat sürebilen ve genellikle tek taraflı orta veya ağır şiddetli olan ve tekrarlayan şekilde görülen bir baş ağrısı bozukluğu olmasıdır. Genellikle fiziksel aktiviteyle şiddetlenir, bulantı, ışık ve yüksek sese karşı hassasiyet oluşur. Yapılan bir araştırmada sese karşı hassasiyet ve bulantı en sık belirtilen semptomlar olmuştur. Aynı çalışmada tetikleyici faktörler de incelenmiş ve en sık bildirilen tetikleyiciler stres (%81) ve gürültü (%54,5) olmasına rağmen beslenmeyle ilişkili olarak açlık (%37,2) ve besinlerin de (%5,9) tetikleyiciler arasında yer aldığı tespit edilmiştir. Ayrıca hormonal değişiklikler (kontraseptif kullanımı veya menstrüalsiklus), psikolojik durum, uyku düzensizliği (azalması ya da artması), rutindeki değişiklikler, madde ya da sigara bağımlılığı, egzersiz, iklim değişikliği ve yüksek yerler beslenmeye bağlı olmayan migren baş ağrısı oluşumuna yol açan etmenlerdir.
Migrene ilişkin akut veya önleyici tedaviler olmasına karşın hastaların tedavisinde beslenme önemli bir parça olarak görülmektedir. Migren hastasının değerlendirilmesinde tükettiği besinler sorgulanmakta ve hastanın beslenme günlüğü tutması sağlanarak atak zamanlarında dikkat edilmesi gereken besinler belirlenebilmektedir. Besin tetikleyicileri, serotonin ve norepinefrin salınımını etkileyerek vazodilatasyon ya da vazokonstriksiyona neden olma şeklinde veya direkt beyin sapı ve kortikal sinir yollarını uyararak etkide bulunmaktadır. Bu durumda tedaviye tetikleyici olabilecek yiyecekler çıkarılarak başlanabilir.
Migren hastaları bazen besin öğelerinden bir ya da birden fazlasına karşı aşırı hassas olabilirler ve bu durum bazen besin intoleransı ile ilişkilendirilmektedir. Gıdalarda bulunan, besine özgü IgG antikorlarının varlığı besine özgü hassasiyet kazandırmaktadır. IgG inflamasyona neden olabilecek gıdaları tanımlamada bir göstergedir. Besine özgü antikor düzeyi, basit bir kan testi olan ELISA (EnzymeLinkedImmuno-SorbentAssay) testi ile ölçülmektedir. ELISA testi sonucu, kişide besine karşı duyarlılık varsa, eliminasyon diyeti uygulanmaktadır.
Baş ağrısını tetiklediği öne sürülen besinlerin içerisindeki başlıca kimyasallar aspartam, monosodyum glutamat, nitrat-nitrit, tiramin, feniletilamin ve histamin içeren diğer aminlerdir. Tiramin, özellikle sert ve çedar peynir çeşitlerinde, feniletilamin çikolatada, oktopamin turunçgillerde ve histamin kırmızı şarap ve birada bulunmaktadır. Kafein bağımlılığı, aşırı kahve tüketimi de şiddetli, zonklayıcı baş ağrısı ve migren ile ilişkilendirilmektedir. Açlık ve öğün atlamada migren hastalarında ağrının nüksetmesinde bir neden olarak düşünülmektedir.
Hazır besinlerde sıklıkla besine renk verme, botulizmden koruma gibi nedenlerle kullanılan sodyum nitritin de bazı bireylerde baş ağrısına neden olduğu, bu etkisinin de nitrik oksit salınımı ve oluşan vazodilatasyonla ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Bu sebeple bu besinlere karşı hassas olan bireylerin sodyum nitrit, sodyum nitrat, potasyum nitrat ya da potasyum nitrit içeren besinlerden uzak durmaları önerilmektedir.
Aurasız migreni olan 30 hastada eliminasyon diyeti etkinliğinin incelendiği bir çalışmada eliminasyon diyetlerinin uygulanmasıyla birlikte migren atak sayısı ve baş ağrısı görülen günlerin sayısında anlamlı azalma olduğu ifade edilmiştir. Çalışmada eliminasyon diyetleri IgG antikorları değerlendirilerek belirlenmiş, katılımcılarda IgG pozitif yanıt oluşturan besinlerin başlıca baharatlar, kuruyemişler, deniz ürünleri, nişasta ve katkı maddeleri olduğu bildirilmiştir.
Migren hastalarında yapılan bir başka çalışmada da yine, IgG antikorları içeren besinlerin çıkarılmasının yararlı etkileri olduğunu ifade edilmiştir. Bu çalışmada IgG içermeyen diyetin migren ataklarını ilaca gerek duyulmadan kontrol edebildiği ifade edilmiştir. Ayrıca düşük yağlı diyet alımının baş ağrısı sıklığı ve şiddetini azalttığı bildirilmiştir.
Migrende beslenme tedavisiyle ilgili olarak üzerinde çalışılan bir diğer konu da işlevsel besinlerin tüketimidir.
Literatürde migren ve magnezyum ilişkisini araştıran çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda migren olgu gruplarında sağlıklı kontrollere göre ölçülen magnezyum düzeyleri düşük bulunmuş, baş ağrısı döneminde farkın daha da belirginleştiği gösterilmiştir.
Ayrıca öksürük otu, kasımpatı, koenzim Q10 ve riboflavinin suplementasyonu yapılabileceğini öneren çalışmalar da vardır. Ancak ilaç-ilaç, besin-ilaç etkileşimleri göz önüne alınarak, gıda takviyesi kullanımı doktorlardan kişilere özel tıbbi bir öneri alınarak yapılmasına dikkat edilmelidir.
KAYNAK;
- A. Özturan, N Şanlıer, Ö. Coşkun, Migren ve Beslenme İlişkisi, Turk J Neurol 2016;22:44-50, DOI:10.4274/tnd.37132
- E. Köseler, Migren ve Beslenme, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2017, 2(2), 79-95
- E Oğuz F. E Güneş, G. Öğren, Migren Ataklarının Sıklığı, Süresi ve Yoğunluğu ile Beslenme İlişkisi, Turkiye Klinikleri J Health Sci 2018;3(2):154-61, DOI: 10.5336/healthsci.2017-56992
Comments
Post a Comment